MIDDLE EAST INTERNATIONAL CONFERENCE ON CONTEMPORARY SCIENTIFIC STUDIES-IV, Bayrut, Lübnan, 1 - 03 Kasım 2020, ss.67-93
Özet
Farsça
“nişan”, Arapça “remiz, imza” manasında olan tuğra, Oğuz hakanlarından
başlayarak Osmanlı padişahlarına kadar bütün Türk hükümdarlarını temsilen
kullanılmış yazılı alâmet ve işaretlerdir. Tuğra, aynı zamanda hanedanın
simgesi ve Osmanlı Devleti’nin de armasıdır. Şekil itibariyle Osmanlılar
tarafından geliştirilmiş ve bugünkü formunu almış olan tuğra, görüntüsü ve
mahiyeti itibariyle güçlü bir ifadeye sahiptir ve biçimsel özelliği ile insanı
cezbeden, merak uyandırmaktadır. Osmanlı Döneminde, Padişah ve şehzadeler
haricinde, vezirlerin de tuğraları padişah adına çekme ve ferman yazma
yetkileri mevcuttur. Tuğra; ferman, berat, menşur, ahidnâme, arazi tahrir
defteri, vakfiye ve temliknâmelerin üst kısmına yazılmıştır. Tuğrada en altta
metnin yazdığı “kürsü” ya da “sere” kısmı, sol tarafta içi içe geçmiş iki
kavisten oluşan ve yumurta anlamına gelen “beyze” kısmı, beyzelerin devamında
sağa doğru uzanan “hançere” de denilen “kollar” kısmı ve tuğranın üstünde,
yukarıya doğru çekilerek kimi zaman “elif” harfini andıran “tuğlar” kısmı
bulunmaktadır. Tuğra, mühür olmaktan çıkıp, tezyini sanatlarda da
kullanılmıştır. Harflerin araları, çoğu zaman da üst tarafı, gelin duvağı gibi tezhi
desenleri ile bezenmiştir. Günümüzde farklı materyaller ile de buluşturularak değişik
alanlarda da kullanılmaya başlanmıştır. Dünyanın en güzel Tuğrası ünvanını alan
Kanuni Sultan Süleyman’ın Tugrası, kollarının uzunluğu ve düzgünlüğü ile de
dikkat çekmektedir. Bu makalade Kanuni Sultan Süleyman’ın tuğrasının ahşap ve
çini ile birleştirilerek, büyük boyutta kitaplık haline nasıl dönüştürüldüğü
incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Kanuni
Sultan Süleyman Tuğrası, Tuğra, Kitaplık, Tasarım.